Bol gezmeli bayram tatilimiz

5 günlük Didim tatili pek iyi gelmişti bize. Asıl iyi olan önümüzde 7 günün daha olmasıydı, kocaaa 7 gün…

Pazartesi yarım gün çalıştı Serhan, boynumuz bükük gönderdik işe. Ablamlarla konuştuk, Duru’ya bayramlık alıyorlardı, sağolsunlar. Her bayram yapar bunu, teyze anne yarısı diye boşuna dememişler… Akşamına bize geldiler, iftar yaptık birlikte. Duru’ya aldıkları elbise çok güzel, bayıldık, Duru da beğendi, tam da iyi oldu. Yıkadım hemen ertesi gün giydirmek için.

Bayramın 1. günü önce anneannelere gittik.

Bu balkondan kimler geldi kimler geçti, ben, ablam, Emir, şimdi de Duru. “Eviniz çok güzel anneanne” demesi de cabası:)

Duru da annemler de çok özlemişler, ilk kez bu kadar ayrı kaldılar. Ablamlar da geldi oraya, onlar gelirken balkondaydık Duru’yla. Çığlıklar attı, İso fanatiği kendisi, İsmail Abi de onun hastası… Karşılıklı geçinip gidiyorlar işte:) Ablamlar geldikten sonra birazcık daha oturup kalktık.

Özlemiş Emir'i, koala gibi asılı kaldı epey bir süre...

Ziyaret sırası babaannelerdeydi.

Kumburgaz’a doğru yola çıktık.Dede karşıladı bizi, yukarı çıkınca da hala ve babaanneyle hasret giderdi Duru. Bir de Boncuk’la… Amca ve Işık daha gelmemişlerdi, Işık abisini sordu. Onlar da gelince bir şeyler yedik ve geç saatte aşağı indik.

Deniz yosunluydu yine ama bizimkine vız geldi. Bu denizi bir başka seviyor, hiç korkusuz girip girip çıktı yine.

Serhan’ın arkadaşı Erdoğan ve eşi Duru için bir oyuncak almışlar, Duru bunu görünce kalmak istemedi daha fazla. Yukarı çıktık, banyo yaptırdık, oyuncağıyla oynamak istedi.

Oyuncağı belledikten sonra amcayla oynadı bir süre. Yemek yedik. Hiç ağzına sürmediği, tükürdüğü nohutu bayıla bayıla yedi. Halasının yaptığı yoğurtlu çorbayı da mideye indirmişti öğlen. İyi oldu, iki şeyi daha yer oldu böylece.

Günümüz keyifli geçmişti.

Ertesi gün Cengiz ve Yeşim’le sözleştik. Oğulları Cemdemir’le hiç tanışmamıştık, bir tek doğumdan hemen sonra görmüştük, minicikti. Emirgan Korusu’nda buluştuk. Çok ama çok güzel bir çocuk Cemdemir, maşallah. Çook canlar yakacak, bahtı da güzel olsun. Duru’yla bazen anlaştılar, bazen zıtlaştılar, tam çocuk halleri bilinen… Bebeler izin verdiğince sohbet ettik, epey oturduk, hava kararıyordu ayrıldığımızda. Emirgan Korusu harika bir yer, çok kalabalık değildi de. Güzel bir gündü bizim için.

Ne sevimliler...
Duru, Cemdemir'i keklerle besledi:)
İşte besliyor resmen...
Duru şaşırmış, Cemdemir kekin lezzetinden Duru'nun parmaklarını da yiyor:)
Doyurduktan sonra yanağa küçük bir de busecik...
Neşeli kankiler:)
Bir birader bir biradere beri gel birer bebe gezdirelim demiş:)
Gün sonu artık, kervan yolunda gerek:)

Sonraki gün ablamlarla Kefken’deydik. Duru’nun keyfi çok yerindeydi. İso’su yanındaydı ne de olsa. Daha önce gittiğimiz Kerpe Beach’e gittik. Baktık sahil mahvolmuş, deniz pis, kumsal yok. Platform yapmışlar. Bize müsaade deyip başka bir yer bulduk kendimize.

Deniz temiz ve güzeldi, hep birlikte denize girdik. Ablamın hazırladığı köfte ve böreklerle midemizi şenlendirdik. Duru Emir abisi ve İso’suyla pek mutluydu…

Duru'nun sevgilileri, tabii babasından sonra:)

Gün sonunda pilimiz bitik vaziyette evlerimizin yolunu tuttuk.

Cuma günü Serhan çalışıyordu. Ablam ve İsmail abi bizi de alıp Darıca Hayvanat Bahçesi’ne gitmeyi planladık. Çok yoldu, taa Kurtköy’den gelip bizi alacak sonra tekrar Darıca’ya gidecektik, pek mantıklı gelmiyordu ama Duru için çok istiyordu ablam. Neyse ki onun da işi uzamıştı, bunu gerçekleştiremedik. Bize geldiklerinde saat 5’e geliyordu, Duru da yeni uyanmıştı.

O sırada Serhan aradı, o da erken çıkmış. Göztepe Parkı’na gitmeye karar verdik.

Göztepe Parkı çok güzeldi o gün. Hem saat geçti hem de İstanbul boştu bayramda. Parkın tadını çıkardık.

Trene bindi Duru, çok sevdi.

Annem de sevdi treni:)

İso ve Emir abisiyle top oynadı, futbol:)

Salıncağa bindi, kaydıraktan kaydı, koştu koştu yoruldu.

Güzel bir gün geçirdik hep birlikte.

Sonra ablamlara gittik, yemeğe çağırdı bizi. Ben çok yorgundum, neden bilmiyorum, yatmak istedim azıcık ama ne mümkün. Mecbur kalktım. Yemekten sonra Duru’yla uyuduk. Geç saatte eve vardık.

İstanbul’da daha çok yoruldum. Gezmek güzeldi tabii, sevdiklerimizle birlikte olmak da…

Cumartesi evdeydik, mola verdik kendimize.

Pazar günü, kuzenim Evrim’le sözleştik, Küçüksu’da kahvaltı için.

Sabah 10 buçukta buluştuk. Kaan kocaman bir adam olmuş. Pek keyfi yoktu, hem diş çıkarıyordu hem de burnu akıyordu kuzunun. Babalar devreye girdiğinde Evrim’le başbaşa kalıp iki laf edebildik anac. Çocukla görüşmek anca bu kadar oluyor ne yapalım. İyi oldu, özlemişiz… Yavrular biraz daha büyüyünce daha iyi olacak sanırım.

Akşama da annemi almaya gittik, yine başlıyordu mesailer.

Selçuk Abi aradı, bizim arabayı görmüş. Sevim Abla’yla birlikte annemlere geldiler Duru’yu görmeye. İyi de oldu… Sohbet, muhabbet, Duru’yu özlemişler, o da onları…

Böyle işte, kocaman 15 günlük tatili böyle yedik biz.

Dünden hazırlamaya başlamıştım Duru’yu. “yarın ben işe gidicem Durucum, akşam gelicem, belki sana bir sürprizim bile olabilir” dedim, “Hayır” dedi. Gece uyanıp uyanıp “anne nereye gitti, nereye gidiyorsun, annem nerde” gibi şeyler söyledikçe daha da üzüldüm:(

Sabah, annem Duru’yu oyaladı biraz.Ben de ona aldığım küçük tencere takımını çıkarıp yıkamıştım, onu verdim. hoşuna gitti, çorba falan yaptı hayali.

Sonra balkondan baktı, el salladı bize…

Dün öğlen uykudan uyanınca, baktım yatakta kalkmış, “benim annem nerde” diye soruyor.

Hep bir kaybetme korkusu var, neden bilmiyorum. Hiç kaçarak gitmedim, hep söyledim ona nereye gittiğimi ya da gideceğimi.

Bu hafta doktora gideceğiz, sorayım Gülbin Hanım’a.

Bitti.

 

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir