Canımın yarısı

Bugün özel bir gün benim için. Dosttan öte, kardeş gibi bellediğim Ebru’nun doğum günü…

7 yaşından beri tanırım onu. İlkokula başladığım 3. gün sınıfım değişince Ebru’ların sınıfına götürdü kader beni. Çok cadı, becerikli, akıllı, zehir gibi bir çocuktu Ebru. O zamanlar Özlem benim en yakın arkadaşımdı. İlkokul bitti, ortaokula başladık. Orta 2’den sonra bu sefer Ebru’ların sınıfı dağılınca o bizim sınıfa geldi. Kader dedim ya…

Ortaokul Ebru’yla arkadaşlığımızı çok pekiştirdi. İlk genç kızlık günlerimde yanımda hep Ebru vardı, bir de Özlem… İlk aşklar, kalp ağrıları, kızgınlıklar, coşkular… Olanca beceriksizliğimle hepsini elime yüzüme bulaştırırken yanımda ikisi vardı. Muhteşem üçlüydük biz, hep birlikte beraber gezerdik.

Ortaokul bitince bu sefer birimiz nereye üçümüz oraya durumundaydık, okul seçimimiz de o yönde oldu. Üçümüz Pertevniyal’e gitmeye karar verdik. Üçümüzün de pembe çantası vardı. Üçümüzün de hayalleri…

Lisede benim seçimim Matematik, onların seçimi Edebiyat olsa da hiç kopmadık… Tenefüslerde, ilk fırsatta soluğu birbirimizin yanında alır, ne olup bittiğini  anlatırdık. Acıyı, tatlıyı, mutluluğu, coşkulu duygularımızla hep birlikte yaşadık…

Lise bittiğinde ilk yol ayrımını yaşadık. Ben Kimya’yı, Özlem Büro Yönetimi ve Sekreterlik bölümünü kazandık. Ebru hayata erken atıldı, çalıştı, hep çalıştı…

Üniversiteyi bitirdim. Ebru, yayınevinde muhasebe bölümündeydi o zamanlar. Beni de aldırdı yanına. Kimyacı olmak istemeyince ben de yayınevinde çalışmaya başladım, hem de onunla birlikte:) Kader bir kez daha birleştirdi yollarımızı.

Önce Özlem, sonra Ebru evlendi. İkisinin de yavruları oldu…

Yaklaşık 6 yıl birlikte çalıştık Ebru’yla, o dönem de ayrı keyifliydi. Sonra o başka bir işe geçti, ardından ben de…

Sonra ben evlendim, nikah şahidim Ebru’ydu…

Doğum yaptım, yanımda Ebru vardı…

Kızgınlığımda, mutluluğumda, acı günlerimde, yanımda olamadığı durumlarda bile telefonun öbür ucunda, yine yanımdaydı…

Hep dinledi beni, hep doğru yolu gösterdi…

O ilkokulumun minik cadısı, ortaokulumun “sırdaşı”, lisemin deli dolusu, üniversitemin akıl veren dostu, adamakıllı ilk işimin mesai arkadaşı, doğumumun, ameliyatımın hasta bakıcısı, birlikte çok çalışıp minik paralar kazandığımız günlerin yetenekli kadını, mutluluğumun, hatalarımın, sevinçlerimin, kaygılarımın, kızgınlıklarımın, gözyaşlarımın, kahkahalarımın, çaresizliğimin, her halimin yanındaydı… Nasıl desem, nasıl anlatsam, nerelere sığdırsam bilemiyorum… Öyle çok ki paylaştıklarımız, yazsam yazsam yine hepsini anlatamam, eksik kalır bi sürü şey… Düşünüyorum, onu ancak kalbime sığdırabiliyorum.

Şu hayatımda şunu biliyorum ki kardeş çok önemli. Ama bir insanla kardeş olabilmek için illa aynı anne babaya da gerek yok. Bunu Ebru’yla anladım ben.

Ebru’m, canımsın, yarısısın, ötesi yok…  İyi ki karşılaştırmış hayat bizi, hem de erkenden… Hep mutlu, sağlıklı ol, hep benimle, bizimle ol, iyi ki varsın…

Ve diliyorum ki Duru’mun da senin gibi bir can dostu, kardeşi olur bu hayatta… Ve kaderi onu erkenden karşılaştırır can dostuyla, tıpkı sen ve ben gibi…

 

 

 

 

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir