Hafta sonları biz kahvaltı ederken Duru’nun da önüne kaşar peynirlerini minik minik koparıp koyuyorum. O da onlarla oynarken ağzına götürüp yarı yiyor, yarı yere atıyor. Eliyle ezip ezip bakıyor. Neyse, sonuçta kendi kendine yeme becerisini kazanabilmesi için minik yiyecekler verip “ham yap kızım” diyerek yemesini teşvik ediyoruz. Geçtiğimiz pazar yine kahvaltı ederken kaşar peynirinden bölüp… Okumaya devam et Annesi Duru’yu, Duru da annesini besliyor…
Kategori: 11. ve 12. aylar
Duru, arkadaşı Bulut’la gezmelerde…
Bulut, Duru’nun ilk arkadaşı. Onlar daha anne karnında iken tanışıyorlar. İş yerinden arkadaşım Seher’le hamilelik süreçlerimizi birlikte geçirmiştik, aramızda yaklaşık 2 ay var. Denir ya, “ben senin kısa pantolonlu halini bilirim” diye, ben de Bulut’un daha anne karnındaki halini bilirim:) Geçen sene bu zamanlar Bulut doğmuştu, 20 günlük bebekti. Duru’nun da ortalama 1 ayı vardı… Okumaya devam et Duru, arkadaşı Bulut’la gezmelerde…
Çayır çimen yürüyüş talimi
Durucuk yürümeye niyetlendi demiştim. Evde olsun, dışarda olsun Duru’nun bol bol yürüyüş çalışması yapmasını destekliyoruz. Artık iyice dengeli duruyor. Bıraksak gidecek. Şimdilik kendi başına birkaç adım atabiliyor. Elinden tutunca koşturuyor. Tatilde saldık çayıra, çimenin üzerinde yürüttük Durucuğu. Biraz babası, biraz ben… Şimdilik en azından elinden tutunca yönlendirebiliyoruz. Kendi yürümeye başlayınca elimizden de tutmaz, peşinden koştururuz artık.… Okumaya devam et Çayır çimen yürüyüş talimi
İtinayla oyun kurulur…
Duru’nun bir huyu var: Kendisi oyun icat ediyor, sonra da o oyunun içine sizi dahil ediyor. Dün yürüme talimi yaparken televizyonun önünden geçiyoruz. Normalde durup düğmelerine dokunmak istiyor ama alışmasın diye “hayır” diyorum. Zaten televizyon gündüzleri kapalı. Neyse, televizyonda bizim yansımamızı gördü. Baktım ekrandaki yansımadan cin gibi bana bakıyor, gülüyor. Ben bunu fark edince başladı… Okumaya devam et İtinayla oyun kurulur…
Bir o yanak, bir bu yanak…
Minik Duru sevgi kelebeği olarak sarılmanın haricinde öpmeye de başladı. Şimdilik “muck” sesini çıkaramasa da dudaklarını yanağa koyup çekme özelliğine sahip. “Öp kızım” diyorsun, dudağını yanağımıza getiriyor, değdirip çekiyor. Babasının omzundayken en sevdiği oyun olan “bir o yandan bir bu yandan bakma” oyunu, şimdilerde öpücüklü bir hal aldı. “Bir o yanaktan, bir bu yanaktan” oldu. Bu Duru… Okumaya devam et Bir o yanak, bir bu yanak…