Bayram cumaya gelince biz de payımızı aldık, 3 günlük kısa ama güzel bir mola oldu bize.
Cuma günü Duru için alışveriş yaptık biraz. Cumartesi iş yerinden arkadaşım Nermin’in nikahı vardı. Hava güzeldi allahtan. Duru’yu uyutup kuaföre gittim. Kokumu almış gibi döner dönmez uyandı. Yemek yedirdik, küçük hanımı hazırladık, biz hazırlandık derken 4.30 gibi evden çıktık.
Oraya gittiğimizde Güler ve tatlı kızı Ela ile karşılaştık önce. Sonra Hanife, Seher ve Tolga, Hasan geldiler. Nermin’i gelin odasında gördük, çok güzel olmuştu.
Bizimki geniş alanı görünce turlamak istedi tabii. Bir ben bir babası zaptettik Duru’yu, sırayla. Merdivenleri büyük adam gibi çıkıp çıkıp indi, tabii bizim yardımımızla. Nikah salonunda babasının kucağında durdu.
Nikahtan ve takı merasiminden sonra dışarı çıktık, orda çıldırdı bizimki. Ela ablası da bir çiçek verdi ona, çok sevdi bizimki çiçeği.
Dönüşte Esinlere uğradık. İkizler emekliyor, çok tatlılar. Onlar emekledikçe bizimki kovalamaç oynadı, çok eğlendi.
Pazar günü de hava müthişti gerçekten. Uykudan önce Duru’yu babası parka götürdü. ben de ev işi, yemek vs. yaptım. Döndüğünde uyuttum Duru’yu, yorulmuştu, hemen uyudu. Ama pek az uyudu, yarım saat sonra uyandı. Zar zor yemeğini yedirdim, kızdım biraz, kızınca çorbasını bitirdi. Üzülüyorum da ama bu sefer hiçbir şey yemiyor, kahvaltı da yok doğru dürüst. Neyse, o biliyor beni nasılsa…
Sonra dışarı çıktık, anca 5’ti çıktığımızda. Hava hâlâ aydınlık ve güzeldi. Duru’yu 2 dedesi de sabırsızlıkla bekliyordu ama zaten hafta içi evde kapalı kaldığından hemen gitmeyelim dedik, Göztepe Parkı’na gittik.
Çok geniş bir alan, çimenlik, çocuk parkları… Çok beğendim, ilk kez gittik. Önce biraz salladık salıncakta. Kaydıraktan kaydırdık. Sonra saldık çimene. Nasıl koştu, çimenleri sevdi, otları yoldu. Çimenlerde yuvarlandı. Pek hoşuna gitti yavrumun, çok mutlu oldu. O böyle mutlu olunca biz de mutlu olduk tabii.
Biraz da spor aletlerinin olduğu alanda oyalandık.
Orada bir de köpek vardı. Çok köpek vardı ama biri dikkatimi çekti özellikle. Hayvan nasıl koşuyor ordan oraya, adeta ipini koparmış denir ya öyle işte. Serhan’a sordum, niye böyle koşuyor dedim. “Evde kapalı kalıyor zavallıcık, ondandır” dedi. Üzüldüm…
Sonra dedelere gitmek üzere ayrıldık ordan.
Önce küçük dedesine sonra büyük dedesine gittik. Oralarda da çok mutlu oldu. Babaannesinde güzel güzel meyvesini yedi, çok mutlu oldum.
Seneye böyle tatiller yok. Şimdiden onun derdine düştüm. İyi oluyor böyle molalar.
Bugün yine zamana takıldım. Pazartesi, yeni hafta, yeni ay… Sene bitiyor, yeni sene… Neyse çok takılmayalım, hayatımızı güzel güzel yaşayalım…