Cuma akşamı mesaideydim, epey de geç döndüm eve. Annem uyutmuş Duru’yu. Ben olmayınca babasının yanından ayrılmamış tüm akşam. Gece 2 idi eve geldiğimde. Çok özledim onu, güzel güzel uyuyordu. Dayanamayıp aldım kucağıma, sarıldım, kokladım.
Ertesi gün de işe gideceğimden sabahtan Serhan bizi annemlere bıraktı, o da işe gitti. Pek çalışkandık bu hafta sonu yani:)
Duru’yu evin yakınındaki parka götürdüm. Salıncakta salladım biraz. Sonra orda bir amca gördü. Ona nasıl yandan yandan bakıyor, poz yapıyor… O da Duru’yu sevdi, bizimki mest tabii. Hava da çok güzeldi, iyi oldu.
Dönüşte hemen uyudu Duru’cuk, yorulmuş tabii. Ben de işe gittim. Döndüğümde Selin bizdeydi, güzel güzel oynuyorlardı ikisi. Babam Duru’ya bir sürü şey almış yine, kitap, top, bebek. Bir de “Neşeli Telefon” diye bir oyuncak almış. Harfleri, sayıları, şekilleri öğretiyor. Biz ona şekilleri, renkleri anlatıyorduk, annem de anlatıyormuş. Mesela “yeşil kare nerde” diye soruyoruz, gösteriyor resmen. Öğrenmiş demek ki. Arada ufak yanılmalar oluyor renklerde tabii, ama genellikle buluyor doğrularını. Şaşırdım… Neşeli Telefon’daki kadının sesi çok uyuz. Buna rağmen faydalı bir eser, çocuğu resmen konuşmaya teşvik ediyor. Sesli, ışıklı, renkli olması da iyi, çocuğun dikkatini çekiyor. Mesela “Merhaba” diyor kadın, Duru da “meaba” diyor hemen. Biz sevdik bu oyuncağı, buradan dedesine teşekkür ediyoruz tekrar…
En sevdiği harf de “A” imiş Duru’nun, öyle söyüyor. En sevdiğin harf ne diyoruz “A” diyor:) Pamuklu kulak temizleme çubuklarından A yapıyor kendince, çubukları üst üste koyuyor.
Pazar günü de çok sevdiğim eski iş arkadaşım Kübra’ların evindeydik. Yeni evlendiler. Orda uslu uslu durdu. Bir ara yanan mumlu şamdanı devirme eğiliminde bulundu ama ben kızınca bu eğilim olarak kaldı allahtan. Sonrasında da elini uzatıp uzatıp gözümün içine baktı. Top şeklinde plastik gece lambaları vardı, onlarla oynadı, “Mep mep” diye diye epey oyalandı. Mep de nerden çıktıysa, topa mep diyor. Melih’e yandan yandan kesikler atmayı da ihmal etmedi:)
Duru enginara bayılıyor. 1 tane enginarı yiyor güzelce. Yeni favorilerinden biri de havuç, havuç yemeği yapıyoruz resmen. Enginara da “aguvar” diyor.
Şekilli küpüyle oynarken yine şekilleri tanıtıyorum, “bak bu dikdörtgen, hadi bununu yerini bulalım, atalım” falan diyorum. “Dikdörtgen de bakayım” dedim, bu kelime çok hoşuna gitti Duru’nun“Di-dö-pen” diyor:) Durup durup söylüyor, çok komik.
Bir de pisi artık “kedi” oldu, köpeğe hâlâ “havhavhav” diyor. Bu kadar…