Çooook uzun bir tatilin ilk yarısı…

Az gittik, çok gittik, derken 15 günü devirdik…

Nasıl geçti anlamadım.

Hem de pek çok keyifli bir tatildi.

Bayram öncesi 5 gün Didim’deydik. Didim’e en son ben ortaokuldayken gitmiştik, babamla… O zamanlar daha küçük olduğumuzdan kaldığımız otel odasından ablamla diskodan gelen sesleri dinler özenir, orada olmak isterdik. George Michael’ın bir şarkısı çalıyordu, hiç unutmam, sonra beğenip kasetini almıştık o tatilden sonra. Kısa sürerdi tatillerimiz, 3 gün sonra babamın işi çıkar apar topar İstanbul’a geri götürürdü bizi. Ama olsun, yine de kendi sevmediği halde bizi götürürdü ya denize, o da yeterdi bize…

Didim’le olan ilgim alakam bundan ibaret. Yıllar sonra Duru olunca sıcak deniz arayışımız başladı. Çeşme soğuk oluyor, giremiyor Duru. Serhan’ın fikriydi sanırım Didim, ben de oraya yoğunlaşıp araştırmalarımı yaptım derhal.

Palm Wings Beach Resort’ta karar kıldık, güzel bir tesise benziyordu. Denizi de muhteşem gözüküyordu. 5 gün rezervasyon yaptırdık, 23-28 Ağustos arasına.

Gerçekten de tesis güzel, deniz muhteşem… Birazcık daha profesyonel eller işletse 4 4’lük bir tesis olur. Tek katlı villa tipi evlerde kalınıyor, balkonu geniş, her yer yeşillik, düz ayak.

Villalar

Profil karışıktı biraz, İngiliz çoktu, Türkler de çoktu, Romanyalılar vardı bir de, kimsenin kimseye zararı yoktu ama Rusların o taşkın hareketleri yoktu mesela ya da biz denizde olduğumuzdan havuzda neler olup bitiyor görmedik.

Akşam saat 7, kimsecikler yok plajda...

Yemekler, hizmet vs. çok iyiydi, çok memnun kaldık diyebilirim.

Seneye yine gideriz belki…

Gelelim bizim küçük hanıma…

Duru bu tatil muhteşemdi, 2 yıldan sonra ilk kez dinlendiğim bir tatile çıktım. O kadar güzeldi ki bitsin istemedim. Serhan pazartesi çalışmasa 1 gün daha uzatabilirdik tatilimizi…

Bizi hiç yormadı, üzmedi. Ufak tefek şeyler oldu ama o kadarcığı başımın üstüne… Arkadaşı bile oldu, Aslışah.

Küçücük havuzu paylaşmanın keyfi ayrı olsa gerek...

Çok tatlı, şeker gibi bir kız çocuğu, 4,5 yaşında. Anne ve babası da çok iyilerdi. Duru Aslışah’la, Aslışah da Duru’yla oyalandı denizde.

Tatlı ve güzel Aslışah...

Serhan, Aslışah’ın arkadaşı oldu, ben de sevdim onu çok, denizde hep birlikteydik.

Duru ve Aslışah, kumdan adam yapıyorlar.

Bir de Aylin vardı, kızın adını 30 kere sordu belki, “Senin adın neee?” diyerek o da bıkmadan usandamadan “Aylin” diyerek cevap verdi.

Duru, bu tatil daha kendi başınaydı.

Özgür kız...
Özgür kız denizde

Deniz de müsait olduğundan kendi girip girip çıktı. Ben denize girince, Serhan’ın kucağında yanıma gelip beni denizden çıkartmayı başardı sık sık ama olsun.

Çimiyor:)

Yemek olayı da iyiydi, yemekler çok güzeldi zaten, Duru da bir şeyler yedi, hatta fazla fazla yedi. Karpuz tüketti çok.

Akşam üzeri kurabiye saati
Dondurma zamanı

Çiş olayımız da süperdi. 1 gece kazamız oldu, onda da hazırlıklıydım allahtan yatak falan ıslanmadı. Bir de plajda “Anne çişim geldi” derken bir yandan da yapıyordu.  Yolda lazımlığı koltuğa koyduk, orda yaptı güzelce, ben de döküp yıkadım. Sadece 1 kez tuvalete yaptırtabildim. Onun dışında hep tuttu çişini ve lazımlığına yaptı illa ki. Yalnız şöyle bir şey geliştirdi, çok uyanık bu çocuk. Ortamdan sıkıldığı zaman çişim geldi” deyip beni tuvalete götürtüp sonra da “yok” diyordu. Günde birkaç kez yapıyordu bunu. Restoranda iken özellikle, bu oyun haline geldi bir süre sonra. Yemekten sıkıldığında “Anne çişim geldi” diyordu. Ben de her ihtimale karşı götürüyordum, kucağıma alıp ambulans gibi “çiiiş çiiiiş” diye koşturarak tuvalete gidiyorduk birlikte, bu onun çok hoşuna gitti.

Duru’nun orada da tek beklediği vardı, “animus” yani animasyon. Akşamı zor ediyordu, çoğu şeyi akşam animasyona götürme vaadiyle yaptırıyorduk. “Yemeğini güzelce yersen akşam animasyona gideceğiz” gibi… O da elinden geleni yapıyordu garibim.

Parçanın “Si si si” kısmı, mini club müdavimleri bilirler...

Onu orada izlemek çok güzeldi. Işıklar, müzik, diğer çocukların arasında kendini kaybediyordu, o kadar tatlıydı ki.

Kendinden geçtiği anlardan biri...

Herkes daire oluyor bizimki ortaya geçiyor ve kendi dünyasını yaşıyordu. Abileri ablaları izleyerek, onların yaptığı hareketleri yapmaya çalışıyordu.

Flamenko onun genlerinde var:)
Bakınız bir tane daha:)

Yine Rus çocuklarının tacizinden kurtulamadı garibim:)

Yakalamış bizim kızı, görünce öyle güzel güzel...

Biz anne ve baba olarak birimizin elinde kamera, diğerimizin elinde fotoğraf makinesi birer Cevat Kelle olarak her akşam görevimizi yerine getiriyorduk. Onun hareketlerini gördükçe gurur duydum kızımla. Çocukların arasına güzelce karıştı.

Hatta üçüncü akşam çocukların arka arkaya dizilerek yaptığı trene bile katıldı, minicikti diğerlerinin arasında. Hiç de kopmadı gruptan…

İlk akşam lokomotif...
Sonraki akşam vagon:)

Bu animasyon geceleri, Duru’nun bir fan club’ının oluşmasını sağladı. Bir gece yemek yerken bir aile “Ah, bizimki geldi, hastasıyız her akşam izliyoruz” deyince sevinç, şaşkınlık ve gururla karışık şeyler hissederekten utandım azıcık:) Birkaç aile daha vardı böyle Duru sempatizanı:)

Son günlere doğru animasyon müzeklirene ezberlemiş bizimki, söylüyordu dilinin döndüğünce:)

Sonraki animasyonları da ayakta seyretti, dans ederek. Duru’ya dansla ilgili bir şeyler yaptırmak gerekiyor, mutlaka. Bale değil ama, başka bir tür…

Babayla daha çok zaman geçirdi bu kez. Kumda, denizde oynadılar…

Baba kuytusunda kumdan kale inşaatı
Baba taş bulmaca, Duru denize atmaca oyunu...

Plajda başka başka arkadaşlar edindi kendine. Oyuncaklarını paylaştı onlarla, o da başka çocukların oyuncaklarıyla oynadı.

Duru tatilde böyleydi işte.

Çok keyifli, büyümüş, akıllanmış, söz dinleyen, uyumlu bir melekti.

O nedenle hepimiz çok keyfi aldık. Akşam Duru animasyonda çoğunlukla kucağımda sızıp kalıyordu. Arabasına oturtup o orada uyumasına devam ederken Serhan’la havuz başı keyfi bile yaptık, çektiğimiz resimlere baktık.

Bayıldım bu resmine, Serhan çekti...
Bunu da...

Duru uyurken bile onun hakkında konuşuyorduk, çok enteresan bir şey bu annelik ve babalık…

Gelelim bana…

Sabahları erken uyandığımdan bir tatil geleneğm olan “erken vakit denize girme eylemi”mi bu tatil de gerçekleştirdim.

Kimse yoktu gerçekten.

Ben ve deniz…

Nasıl güzel, pırıl pırıl, sessiz, temiz…

Ruhum dinledi, onlar uyurken ben yarım saat-1 saat sessizliğin tadını çıkardım, terapi gibi iyi geldi.

Son gün Aslışahlarla vedalaştık. Anne ve babasıyla uzun bir sohbete daldık. Vedalaşırken Aslışah’ın üzüldüğünü gördüm, ben de üzüldüm…

Saat 3’e doğru yola çıktık. Yol da fena geçmedi, daha kolay döndük. Duru çoğunlukla uyudu zaten.

Pazar günü de dinlendik. Ama hiç dönesim yoktu.

Böyle işte, tadı damağımızda, hafızamızda, yüreğimizde kalan güzel bir 5 gün yaşadık ailecek…

 

 

 

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir