Duru’nun ilk bisikleti

Pazar günü hayvanat bahçesinden sonra annemi almak için yola çıktık demiştim.

Duru çok yorulmuş ve sıkılmış olmalı ki yolda 1-2 patlattı bana. Vurma falan dedikçe inadına daha çok vuruyor.

Gücü bana yetiyor anca.

Ben tavır koyuyorum ama sonra yine tekrarlıyor, hiç hoşuma gitmiyor bu durum.

Neyse, gittik anneme, özlemiş anneanneyi.

Bir de yorulmuş olacak ki koltuğa uzandı, “ayağım ağrıdı” diyordu uzanırken.

Gittim kıyamadım yine masaj yaptım ayağına.

Yemek yedik, bu arada babam gelmemişti daha.

Dedeyi özledim diyordu Duru…

Neyse, kapı açıldı babam geldi.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra Duru’yu çağırdı.

Dış kapıyı açtı, baktık koca bir torba.

Bisiklet almış Duru’ya…

Kırmızı, küçük bir bisiklet…

Duygulandım nedense…

Bu yaşında gitmiş, dolaşmış…

Kendince en güzel, en kibar bisikleti bulmaya çalışmış…

O kadar heyecanlıydı ki Duru’ya bisikleti verirken…

Öyledir babam, çok ince, düşüncelidir…

Bize de böyle yapar, yoksa var eder hiçbir istediğimizi eksik bırakmazdı.

Neyse, Duru görünce çok heyecanlandı, hemen bindi.

Pedalları çeviremeyince biraz bozuldu ama yapar yakında onu da…

Sonra gitti dedesinin elini öptü (biz söyledik).

Tam giderken geri dönüp bir de sarıldı kendiliğinden…

Kendince teşekkür etti dedesine…

İşte böyle…

Duru’nun ilk bisikletini de babam aldı…

Benim de ilk ve tek bisikletimi o almıştı, üç tekerlekli, canını çıkarmıştım bisikletin. Babaannemin balkonunda bir ileri bir geri sürerdim, turuncu selesi vardı, hiç unutmam…

Bu bisiklet beni eski günlere götürdü…

Umarım Duru büyüyüp eskileri hatırladığında benim gibi mutlu, güzel anıları olur…

Canım babam, sağol, hep sağol…

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir