Duru’da bu aralar…

Bir acayip haller… Bu aralar kendin “Prenses Papatya” zannediyor çoğunlukla, yani bir at. Ben de Kraliçe Papatya imişim:) Evde eteğini külotlu çoraplarını giyip saçlarını da açarak dolanıyor.

Dün kulağıma eğilerek “Anne, ben Kaptan Mack’le evlenicem” dedi:) Ne diyeceğimi şaşırdım “O senin abin”, dedim salak salak. “Sûra da Cihan Öğretmen’le evlenecekmiş” dedi (drama öğretmenleri). Demek ki kızlar kendi aralarında konuşuyorlar. Ne ilginç, kız çocukları doğuştan evliliğe meyilli:) Bunu da hiçbir şey engelleyemiyor. “Sen büyük abla olunca evleneceksin, daha çok erken evlenmen için” falan dedim:)

Okulla arası iyi bu aralar. Öğretmenini özlüyor, midesi de bulanmıyor artık. Akşamları illa bir faaliyet yapıyoruz.

Tübitak’ın İlk Resim Kitabım, epey işe yaradı. Ordan beğenip beğenip yapıyoruz benzer bir şeyler. Ortaya çıkanlardan bazıları bunlar işte…

Onun dışında kahvaltı sofraları hazırlamayı seviyor, illa bir tane de vazo koyuyor sofraya. Böyle süslü, özenli şeyleri seviyor hep. Geçenlerde babaannesinde sofra hazırlarken üst üste iki tabak koydu, şaşırdık. Davet sofraları gibi şaşaalı şeyleri seviyor bebe:)

Birkaç keredir rüyasında kötü şeyler görüyor sanırım, çığlık atıyor. Biraz biraz korkular başladı. “Odamda yalnız kalmaktan korkuyorum, bir kadın çantasını atar, sonra kelebekler çıkar” dedi bana. Sanırım böyle bir rüya görmüş, yazık:(

Saçları çok uzadı, Rapunzel yolunda ilerliyor.

Her şeyi kendi yapmak istiyor. Ayakkabı ve botlarını kendi giyip çıkarıyor. Sayı saymaya, ber şaylar saymaya bayılıyor. Yüzlere kadar sayıyor neredeyse. Bale figürleriyle dans etmeyi seviyor. Belli ritüelleri var, bu beni biraz düşündürüyor. Bazıları saplantı boyutunda. Biraz daha izleyeceğim bakalım.

 

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir