Karduru

Nedense çok hoşuma gitti bu laf: karduru. Kanguru gibi, hem de zıp zıp zıplayan Duru’yu çok iyi ifade ediyor.

Malum İstanbul da kardan nasibini aldı. Salı akşamı bir bastırdı, dün de evde mahsur bıraktı bizi. İyiki de bıraktı:)

Salı akşama doğru öyle bir yağdı ki her yer bembeyaz oldu birden. Çengelköy’de yol tuzlaması hak getire. Yokuşu çıkmaya çalışan minibüsün balatası sizlere ömür, o balatadan çıkan zehiri soluyarak bizler de nasibimizi aldık fazlasıyla…

Öyle böyle eve gittim. Gider gitmez Duru’ya dışarı çıkmayı teklif ettim, kabul etti hemen:)

Giyindik, hazırlandık. Makinemi de aldım yanıma. Kar çok yağıyordu, biz çıkınca da lapa lapa yağmaya devam etti.

Koştuk, kartopu oynadık, duvara kartopu attık. Duru kendini kaybetti adeta onca kar arasında. Bizim sokak hiç fena değildi, kar, arabaların üzerinde yüksek yüksek tepeler oluşturmuştu:)

Ben de Duru’yla çocukluğumu yaşadım tekrar.

Yere yattı, melek yaptı, ağzımızı açtık birlikte yağın karın tadına baktık.

Epeyce durduk dışarda.

Serhan da işten gelince ekip tamamlandı.

Yukarı çıktığımızda Duru’nun yanakları kıpkırmızı olmuştu, çok şirin görünüyordu. Eve giderken bozuldu biraz, ağladı. Sonra kendine geldi tabii.

Ertesi gün bizim oralar Uludağ kıvamında olunca işe gitmedim. Tüm gün Duru’yla yapıştık adeta. Kahvaltıdan sonra parka götürdüm onu.

Her yer bembeyazdı, yollar buzluydu, yavaş yavaş yürüdük. İyi ki de gitmişiz, park muhteşemdi. Her yer pamuk gibiydi.

Kendi halimizde eğlenirken oradaki bir ablayı keşfettik. Başka da kimse yoktu ortalarda. Kardan adam yaparken onu da çağırdım. 8 yaşında, güzel ve çok şeker bir kız çocuğuydu. İyi ki de çağırmışız, birlikte çok eğlendiler, ben de tabii…

Rampadan kaydı ikisi, Duru Jülyet’in önüne oturdu.

O kadar eğlendiler ki bana da içimde kalan bir şeyi daha deneme cesareti verdiler. Ben de kaydım poşetle, 39 yaşımda ve hayatımda ilk defa:) Çok heyecanlı ve eğlenceliydi. Cesaret bulunca 1-2 kez de kızımla birlikte kaydım:)

Defalarca kaydılar.

Ben de fotoğraflarını çektim onların. Sonra karda yürüdük. Biraz da parkın yukarısındaki alanda oyalandık.

Jülyet eve gidince biz de gittik, üşümeye başlamıştık çünkü…

Gittiğimizde yorulmuştuk ikimiz de.

Bütün gün bir şeyler yaptık birlikte. Kek, kurabiye, faaliyet, kesme, biçme, boyama… Bir gün önce aldığım, çok istediği nokta birleştirmeceli dinozor kitabı da epeyce vaktimizi aldı. 20-30’a kadar kendi kendine rakamları birleştiriyor, sonra yönlendirmek gerekiyor. Rakamlarla arası iyi. Geçen gün bir avm’deki oyun konsolunda sayı oyunu oynadı. Çıkan şeyleri sayıp, şıklar arasındaki doğru rakamı işaretleyebiliyor.

Zaman nasıl geçti anlamadım, yorulmuşum yalnız. Serhan gelince fark ettim.

Yemek yedik, biraz daha oturduk derken uyku vakti geldi. Birkaç akşamdır yan yana uyumak da yetmiyor Duru’ya, üstümde uyumak istiyor:) Bu da yeni âdeti, oturur vaziyette koltuğa uzanıyorum, o da üzerime gelip kedi gibi kıvrılıyor. Bu da geçer herhalde…

Keyifli bir gündü, çocuğumla ben de 1 günlüğüne çocuk oldum, çok eğlenceliydi…

 

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir