Azmettim, yaptım:) Herhalde bu bebeler birkaç aydır görüşmüyordu.
Cumartesi günü Seher’i aradım. Palladium Kitchenette’telermiş. Hemen yola koyulduk yanlarına gitmek için…
Yolda anladık ki kimse tatile falan çıkmamış. Ya da o kadar kalabalık ki İstanbul, o kadar insan gitmesine rağmen kalan sağlar bize yetiyor da artıyordu bile:)
Otoparkta zar zor yer bularak Seherlerin yanına ulaşabildik. Bulut uyanmıştı. Duru çok sevindi arkadaşını görünce.
Görüşmemiz bol koşturmalı geçti. Bulut için aldığım küçük bir hediye vardı, Duru verdi. Birlikte oturup açtılar hediyeyi.
Epeyce oturduk orada. Çocuklar oynarken (koştururken) biz de iki lafladık. Tatlılarını da seçtiler sonra. Bulut ekler, Duru da brownie’yi tercih etti:)
Tatlılar da yendikten sonra kalktık. Bulut Duru’nun elinden tuttu, Palladium’da dolaşmaya başladılar:) Bir yandan dolaşırken bir yandan da birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı, çok eğlenceliydi:) Biz de arkadan Seher’le takip ettik onları:)
Bir ara Bulut hırkasının önünü açıp tişörtünü gösterdi Duru’ya. Duru da kazağını kaldırdı, altından kocaman bir göbekle baykuşlu tişörtü çıktı:) Bulut da dahil hepimiz güldük:)
Ayrılırken Duru Bulut’u öptü. Bulut da pek istekli olmasa da Duru’yu öptü, vedalaştılar. Bulut ayrılmak istemedi:( Bulut, bu sefer daha yakındı bize de, kavga da etmediler. Bebelere okul yaramıştı anlaşılan.
Güzel geçti günümüz. Aklımda hâlâ el ele dolaşmaları var ikisinin…