Bu da 14 nisan tarihli yazı…
Duru nane olduğundan bari pazar çıkmayalım dedik, hem hava da Duru gibi naneydi.
Az az ateşi var Duru’nun. Bazen artıyor, sonra birden düşüyor. Nedenini anlayamadık.
Yaklaşık 3 ay önce İpek Hanım’ın Çiftliği’nden havuç tohumu istemiştim Duru çok seviyor diye. Bir sabah ben işe giderken Duru çok ağlayınca aklıma bu tohumlar gelmiş, anneannesiyle balkonda havuç ekebileceklerini söyleyerek işe gidebilmiştim.
Duru onlardan 6-7 tane ekmiş. Bir süre sonra yeşil yapraklar çıkmaya başladı. Sonra onlar hızla uzadı, anladık ki toprağın altında turuncular oluşmaya başladı:)
Pazar günü babasıyla söktüler havuçları.
Toprak sıkı olduğundan biraz zor oldu. Çıkan sonuç muhteşemdi. Bebeğin de bebeği, incecik, minicik 6-7 tane havuç çıktı toprağın altından:) Hepsini hemen yıkadım, tek tek Duru’ya verdim. Anında yedi.
Biz de ucundan tadına baktık, gerçekten çok lezzetliydi…
Evde iken başka ne yapılır? Geçen gün ilk kez Duru’ya çilekli puding aldık. Bunun her zaman olamayacağını da söyledik, onun da ayrıca bir talebi olmadı. Evde çilek vardı, ben de ev yapımı puding yapmayı teklif ettim Duru’ya.
Ben muhallebiyi pişiririken Duru da bir yandan çilekleri ve muzu doğradı kendi bıçağıyla. Eline de çok yakışıyor, çok becerikli olacak…
Sonra bir ara alışverişe çıktık. Evde eksikler vardı, onları aldık. Yine klasik bir Pazar akşamı, Duru’ya banyo, yemek, saç kurutma. Annemlerin evlilik yıldönümüydü, Duru’nun yaptığı puding pastamız oldu, onu da kutladık birlikte… Nice seneleri olsun birlikte…
Biraz oyun, biraz kitap, sonra yatak…
Pazartesi biraz hüzünlüydü. Hasta olmasından da kaynaklanıyor, kucağımdan kalkmak istemedi. Neyse ki eski ağlamaları yok epeydir…