Duru’nun at sevgisi küçücük boyunu aştı. Sırf at değil bütün hayvanları çok seviyor. Örümcek görünce eline peçete alıp onu incitmeden alıyor ve başka yere götürüyor mesela:) Oh, ben de börtü böcekten pek korkarım, ona belli etmedim tabii bunu, benim alamadığım mahlukatı Duru alır bari, iyi oldu:)
Böyle hain planları kafasında uçuştururken boş durmuyor tabii bu vatandaş. Sürekli bir yerler araştırıyorum Duru için. Fırsat siteleri epey işime yarıyor bu durumlarda. Yine onlardan bulduğum bir yer oldu, İstanbul Atlı Spor Kulübü…
Duru’yu daha önce Kaan Bey’e götürüyorduk, orada Papatya’ya biniyordu. Oradan da memnunduk fakat pistte 5 turla sınırlı kalıyor at binişi. Bir de burayı denemek istedik.
İyi ki de denemişiz. Çok güzel bir yer burası. Yarım saat doğada at yürüyüşü daha cazip geldi.
Saat 12’de idi randevumuz. Bekletmeden aldılar bizi. Viona isimli bir pony getirdiler. Midilliden hallice:) İçinde çocuk ve büyüklerin olduğu 6-7 kişilik bir grupla yollara düştük, biz de grubun arkasından tabana kuvvet…
Atlarla orman yürüyüşüne katıldık. Oraya gitmesek öyle bir yer olduğunu bilmezdik. Nasıl yeşil, nasıl güzel… Önde bizim küçük hanım atta salınıyor, arkada biz etrafa ağzı açık ayran budalası gibi bakına bakına yürüyoruz.
Bir iyi geldi ki bize… Yeşillik, yürüyüş, doğa… Terapi gibiydi.
Yarım saat yürüdük. Sonra oradaki kafede oturup çay içtik. Bu arada Duru at oldu, eşkin gidiş, tırıs gidiş, adeta, dörtnal komutlarımı uyguladı.Bu da Duru’nun “at” pozu:)
Tostunu da yiyip yorulduğunu anlayınca da gidelim dedi…
Biz orayı çok beğendik. Hem oradaki görevliler, hem ortam, temizlik… Yine gideceğiz, tavsiye ederim…