Bugün itibarıyla Duru’nun 19. ayı da bitti.
Son 2 gündür kelimeleri daha iyi telaffuz ediyor. Çok güzel “tamam” diyor (damam). Duru’yu söylemeye başladı (Duu). Tabii keyfi olursa ve canı isterse… Geçen gün boş koliye bakıp kendi kendine “biiiş” derken yakaladım onu:) Hızlıca gelişiyor.
Kendine yaklaşmasını istemediği birine de “bay bayy” diyip el sallıyor, çok uyanıkça bir hareket.
Gündüzleri daha az uyur oldu. Geceleri de daha az uyanıyor. Meme düşkünlüğü geçtiğimiz 2 gün fazlacaydı.
En sevdiği harf “A” idi. Artık nerede görse tanıyıp bize de gösteriyor. Geçen yine harflerle oynarken “M” harfini de tanıtmıştım ona, “Bak bu memenin m’si” diyerekten. İşin içine meme girince unutmamış olacak ki artık bu harfi de tanımış bulunuyor. Geçen gün babasının tişörtünde “M” harfi vardı, onu görüp “meme” demeye başladı, şaşırdık.
Bir tane stickerli kitap almıştım, daha erken deyip vermemiştim, duruyordu bir kenarda. Geçen kitaplarını karıştırırken gördü, aldı. Sonra bir tane çıkarıp verdim yapıştırması için, bayıldı. Minicik parmaklarına yapışan stickeri kağıda yapıştırmak için epey çaba sarf etse de bir süre sonra işi çözdü. O çözerken kitabın ilk sayfasını da halletti hemen, cart diye yırtıverdi.
Hafta sonu Ebrular bizdeydi. Güneş ablasıyla oturup resim yaptılar. Masada güzel güzel karalama yaptı. Saklıyorum o kağıdı.
Bu ara en büyük zevki saklambaç oynamak ve benim onu bulup yakalamak için kovalamam. Nasıl heyecanlanıyor anlatamam, ev Duru’nun çığlık ve kahkahalarıyla şenleniyor akşamları.
Cuma akşamı da bir kaza atlattık. Kolu çıktı Duru’nun. Salonda oynarken koltuğun kolu ve yastık arasına sıkıştırmış. Ağlamaya başlamış. Annem panik tabii, zavallım. Allahtan biz gelmeye yakın olmuş olay. Eve girdiğimde çok mahsundu Duru, ağlamış, gözleri yaşlıydı. Yine de ortalığı yıkmıyor. Emzirdim biraz, sol kolunu hiç hareket ettirmiyor. Nasıl biliyor acıdığını yavrum. Doktorunu aradık, sağolsun bizi kendi eşine yönlendirdi, çok başarılı bir ortopedist. Hemen gittik, o akşam Okmeydanı Araştırma Hastanesi’nde nöbetçiymiş tesadüf. Odasına çıktık. Duru tedirgin oldu tabii, ağlamaya başladı. Çok güzel yaklaştı İrfan Bey, sakin sakin, sonra birden kolunu tuttu, çevirdi ve her şey normale döndü birden.Ben çok büyük yaygara bekliyordum, tahlile gittiğimiz gün gibi olacak zannediyordum, hatta ağlamaktan kusar diye endişe ediyordum. Allah yardım etti, bir anda oluverdi, kolu yerine oturunca da Duru ağlamayı kesti. Hemen odadan çıkardım onu. Biraz gezindik koridorda. Kolunu hemen kullanmaya başladı. Nasıl bir şey şu doktorluk, valla bir kez daha hayran oldum. Tabii Allah ehline düşürsün, başka birine gitsek rezil de olabilirdik, röntgen bile çekmeden iki saniyede halletti. Kontrol için tekrar odasına gittiğimizde bizimki doktoru görünce ağlayarak “bay bay” demeye başladı, yani gelme yaklaşma demek istiyor kendince. Güler misin ağlar mısın…
İrfan Bey Duru’ya bir kalem uzattı, eliyle tutup tutamayacağını test etmek istedi, baktı ki her şey normal geçmiş olsun diyerek eve gönderdi bizi. Gerçekten de büyük geçmiş olsundu…
Yani 19’a iki gün kala böyle de bir şey yaşadık. Neyse ki işimiz rast gitti ve olay büyümeden geçti gitti.
Sağlıkla nice 19 aylara…