Grupanya’dan Polonezköy Ayşe Teyze Bağ Bahçe’den kahvaltı satın almıştım, aylar oluyor. Bir türlü fırsat bulamadık gitmeye. En sonunda 16 Temmuz C.tesi günü organizasyon gerçekleşti.
Yer fena değil, geniş, ağaçlıklı. Korktuğumuz gibi kalabalık değildi, 17 bin kişi satın almış bu fırsatı, dehşet bir rakam. Bir de çocuk oyun alanı var, her ne kadar güneşin altında kavrulsa da kaydırağın yarısı ağaç gölgesinde kaldığından orada idare etti bebeler. Kahvaltı çeşidi olarak peynirleri güzeldi, bir de domates-salatalık roka vs’nin olduğu tabak geliyor. Rokalar sararmıştı biraz, azıcık özen gösterip onları ayıklayıp koysalarmış keşke, daha iyi olurmuş. Yine de memnun kaldık, amaç birlikte olmaktı zaten.
Neyse, gelelim bizim yavrulara. Duru kaç gündür Bulut’u sayıklıyordu. Gideceğimizi bilip seviniyordu. “Sen Bulut’u seviyor musun” diye sorunca “Evet” diyor, “Seher Teyzeyi de seviyor musun” deyince onu da onaylıyordu. Sonra kendiliğinden “Tolga’yı da” deyince ailece onları sevip benimsediğini anlamış oldum:)
Gittiğimizde bizimki çocuk parkını görünce derhal oraya yöneldi. Çok güneş falan diyerek ayırdık, masaya geldik. Bulut arabalarıyla oynuyordu. Duru da katıldı ona. Kısa sürdü ama. Etrafı keşfetmek için sabırsızlanıyordu Duru.
Serhan Duru’yu gezdirirken ben de masada Bulut’la takıldım:) Bulut fotoğraf çekiyordu:)
Adam makineyi normal tutmuyor, artistik tutuşa bakın, dik tutarak çekiyor üstelik. Bu da bizim makineyle, birlikte çektiğimiz fotoğraf. Bence çok başarılı:)
Duru yine hiçbir şey yemedi. Allahtan evdeyken azıcık tost yiyip ıhlamur içmişti. Açlık da hissetmiyor herhalde, yoksa yer diye düşünüyorum. Sıcaktan belki de, canı istemiyor.
Seher’le bana park yolları görünmüştü, yavruları alıp parka gittik. Seher Bulut’a Duru’nun elinden tutmasını söyledi, o da tuttu elinden. Çok şirinlerdi.
Kaydıraktan kaydılar. Bulut, kaydıraktan kaymadan önce Duru’yu da çağırdı. Arkasında bir çocuk vardı, onu kovdu resmen, Duru gelsin istedi. Bizimkinin de aklı bir karış havada:) Sinir etti Bulut’u:)
Bir ara langırta merak sardılar. Bizimki langırtın çubuklarıyla oynamayı sever zaten. Orada görünce yine oynamak istedi. Tolga jeton aldı, onların bahanesiyle biz de oynadık:)
Çubuk kraker… Her çocuk hastası, bizimkiler de. Getirdim verdim, Bulut’un paketi alıp tırıs tırıs kaçışını görmek lazımdı. Sonra Duru’yla ikisi yan yana oturup kraker yediler. Bulut da hastasıymış çubuk krakerin. Ona rağmen Duru’yu da besledi, Duru da onu öperek teşekkür etti:)
İşte böyle, seyrederken çok eğlendik Seher’le:)
Sonra çimende oynarken meydanda bir araba buldu Duru. Ben de mekanın oyuncağı zannettim, aldım bindirdim Duru’yu hemen, ayıp oldu. Meğerse oradaki bir masanınmış. İzin de almadım, bilemedim. Neyse. Duru’nun araba saltanatı kısa sürdü. Bulut gelince saltanat sona erdi:)
Biz de Duru’yla top oynadık çimenlerde.
Saat 2’yi geçerek bizimkinin uykusu geldi, meme krizi tuttu. Kucağıma aldım biraz, anormal şarkılarımdan birini söylemeye başladım. Seher, dehşet dolu gözlerle beni dinliyordu:)
Çabucak geçmişti saatler. Hava sıcak olmasına rağmen pek anlamadık orada, ağaçlık alanda güzel bir gündü.
Giderken Bulut bizi de götürmek istedi. Arabaya kadar eşlik ettik ona.
Yanağından öptüm, yumuşacıktı:)
Arabaya bindiğimizde Duru’nun üstünü çıkardım hemen, her yeri toz çamur içindeydi. Sonra malum, kucağımda sızıverdi kuşum.
Biz bu günü ailece sevdik…