Dün yine pazartesi idi ve her pazartesi oldugu gibi bu pazartesi de bir sendrom yaşanmıştı. Neyse ki artık okula giderken çok fazla arıza çıkarmıyor…
Okuldan eve gelince anneme ağladığını söylemiş. “Annem” şarkısını söylerken aklına ben gelmişim ve ağlamaya başlamış:( Bu kadar duygusallık da iyi mi kötü mü bilemedim. Kıyamam… Öğretmeni de minder alıp biraz dinlenmesini söylemiş ona…
Dün akşam kaşınmaya başladı, yine sıcaklar geldi ya, terlediği için kaşıntı oluyor vücudunda. Uykusu geldiği için yıkayamadım akşam, sabah yıkayacağımı söyledim. Sabah oldu, kalktık. Hazırlandım, tam çıkarken elimden tuttu, banyoya götürdü beni. Ben de çaresiz yıkadım, şöyle bir su tuttum.
Kuruladım, öptüm, kokladım, giydirdim.
Tekrar evden çıkarken geldi sarıldı. “Teşekkür ederim anne, sayende rahatladım” dedi… Kıyamam 2:)
Dün gece uyutmaya çalışıyorum. Kitap okudum koltukta, o da yatağında yatıyor, sonra hadi uyuyalım artık dedim. “Kendi yerine gitme ama” dedi bana. Neyse, uykusu gelmiş fakat uyuyamıyor, dönüyor, sinirleniyor, kendi de farkında aksiliğinin. Bana da Allah bir sabır verdi, ne derse sakince cevap veriyorum. En son ağlayarak yatağının kenarlığını söktürdü. Sonra da sırtım kaşınıyor dedi bozuk bir sesle. Ben de gittim kaşıdım. “Teşekkür ederim anne” dedi… Bayılıyorum onun bu kibarlığına… Kıyamam 3:)
Dün eve giderken dondurma aldık. Erir erimez afiyetle yedi bir güzel. Birazını da anneannesi ve babasıyla paylaştı. Bitirdikten sonra “teşekkür ederim anne” dedi. Kıyamam 4:)
Dün anneannesiyle dut yemişler aşağıdaki parkta. Ağacın altına girip kendi koparıp koparıp yemiş:) Annemlere de götürelim demiş sonra. Hiç unutmaz bizi de canım kuzum…
Şükür ki ne şükür, ne kadar etsek az kalır…