Küçük bir kaçamak


10 Temmuz’da 3 gün izin almıştım.

Duru Güral Sapanca’dan sonra tatil sayıklayıp duruyordu. Bir de okuldaki çoğu arkadaşı bir yerlere gittiler. Bu da onda dayanılmaz bir tatil arzusu yarattı.

Aklımda Büyükada vardı. 1 gece kalmalı gittik.

Kabataş’tan denizotobüsüne bindik. Yarım saatte adaya vardık.

Hafta içi ve Ramazan olması nedeniyle nispeten tenhaydı. Hava da yarı bulutlu olduğundan çok bunaltmadı bizi.

Otelimize yerleştikten sonra plajlardan birini seçip motora atladık ve gittik. Nakibey’e niyetlendiysem de plajının kum olması nedeniyle Yörükali’yi tercih ettik. Duru eğlendi, sevdi, fakat pek gidilesi bir yer değil.

Dönüşte kuşları besledi.

Akşam 6 gibi otelimize döndük. Ada Palas gerçekten harika bir otel. Özellikle bahçesi… Küçük fakat çok keyifli bir bahçesi var. Sırf bunun için bile kalınır. Odaları da çok temiz…

Akşam yemekten sonra biraz yürüdük. Çok keyifli bir yer bence Büyükada. Bozulmamış, sokakları, evleri çok keyifli. Biraz bakımsız yalnız. Belediyenin bu konuda biraz daha iyi çalışması gerekiyor.

Son durağımız Türk kahvesi için Dolci idi. Otele döndük, biraz daha bahçede oturduktan sonra odaya gittik. Duru’nun pili bitmek üzereydi.

Sabah bahçede kahvaltı… Çok keyifliydi. Gece yağmur yağmıştı epeyce, Allahtan yerler kurumuştu. Sonra büyük tura çıktık. Duru o kadar istemişti ki beyaz atlı bir araba denk geldi bize:) Atlar gittikçe ben üzüldüm, sıcak da değildi o kadar ama üzüldüm işte elimde değil. Kafamda söylene söylene gittim arabada. Duru’nun keyfine diyecek yoktu.

Turumuzu da yaptıktan sonra dondurma molası verdik.

Murat bizi Bostancı’da karşılayacak sonra Kumburgaz’a götürecekti. Tatilin 2. yarısı başlıyordu.

Duru başta  Murat’a epeyce trip attı. Yüzüne bakmadı. Neyse, öyle böyle derken kalbini kazandı tekrar. En son ayrılırken Duru kırıtarak Murat’a bakıyor ve gülüyordu. Bulduğu deniz kabuğunu da Murat’a hediye etti.

Yine aynı yerde resim çektik. 3 yıldır aynı yerde, neredeyse aynı kıyafetlerle resim çekiyoruz. güzel oluyor.

Kumburgaz’ın denizi şansımızdan harikaydı. Pırıl pırıldı. Orası en çok Duru’ya yaradı. Su kuşu olduğundan kollukları takıp boyunu aşan yerlerde rahatlıkla yüzdü.

Babaanne, dede ve halasını da gördü, hasret giderdiler… Dedesinin aldığı karpuzu bir güzel afiyetle midesine indirdi.

İştah çok iyiydi maşallah. Tüm gün yorulduğundan mı, açık havadan mı, kullandığı reflü ilacından mı çözemedim. Her ne sebeple olursa olsun onun böyle yemek yemesini seyretmek gerçekten çok keyifliydi.

Cumartesi amcası da oraya geldi. Birlikte denize indik. Bir fasıl da onunla yüzdü, gönlü oldu.

Öğleden sonra yola çıktık. Kumburgaz nire Çengelköy nire:) Allahtan Selçuk Abi de yolun bir bölümünde bize eşlik etti de çantaları ve Duru’yu taşımamıza yardımcı oldu.

Dönüşümüz daha zor oldu, indi bindi aktarma derken hiçbirimizde takat kalmadı.

Değdi ama. Güzel bir mola oldu hepimize.

Özellikle Duru’cuğum çok memnun kaldı bu geziden. Nasıl yüzdüm ama deyip durdu. Biz de onu cesaretlendirip takdir ettik.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir